21 Ağustos 2017 Pazartesi

Geçmişe yolculuk 'Ulucanlar Cezaevi Müzesi'

Türkiye’nin çalkantılı siyasi tarihinde birçok ünlü ismin yolu Ulucanlar Cezaevi’nden geçmiştir. Başta Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Arslan olmak üzere yakın Türkiye tarihine damga vuran idamlardan bazılarının infazı Ulucanlar Cezaevi’nin avlusundaki kavak ağacının altında gerçekleştirilmiştir. Son olarak 1999 yılında çıkan bir isyan ile adını bir kez daha tarihe yazdıran Ulucanlar onlarca kişiye mezar olmuş ve başta darbe dönemleri olmak üzere, daima acımasız işkenceler, kötü koşullar, insanlık dışı bir ortam ile anılmıştır.
1925 yılında kurulmuş olan Ulucanlar Cezaevi, 2006 yılında kapatılıp Sincan Cezaevi'ne devredilmiştir. Altındağ Belediye'si tarafından müze haline getirelen Ulucanlar Cezaevi Müzesi 2011 yılında ziyarete açılmıştır
Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nde 81 yıl boyunca düşünceleri yüzünden hapse girmiş gazeteci, yazar, şair, siyasetçi gibi kişilerin ayrıntılı bilgileri, ailelerinden temin edilmiş özel eşyaları ve cezaevinde iken çekilmiş fotoğrafların sergilendiği avlular bulunmaktadır. Müze, koğuşları ve darağacı ile geçmişi kimseye unutturmamak için bir daha aynı acılar yaşanmasın diye herkesi bu tarih kokan mekana davet ediyor. 



Girişte böyle uzun, karanlık ve soğuk bir koridorla karşılaşıyorsunuz. Daha o anda ortamın gerilimine kapıldığınızı fark edeceksiniz.Koridorun sonunda kendinizi çok kötü hissedeceğinize eminim.


Koridoru çıktıktan sonra 9 ve 10. koğuşları göreceksiniz. “Hilton Koğuşları” ya da “Ankara Hilton” olarak da anılan iki koğuşun bu lakabı almasındaki sebep Ankara manzaralı olmalarıdır. Başta Bülent Ecevit, Necip Fazıl Kısakürek, Nazım Hikmet gibi bir çok ünlü isim bu koğuşlarda kalmıştır.


Müzenin her yerindeki duvarlarda geçmişe dair birçok fotoğraf mevcut. 


Bir koğuş mutfağı, hemen arkasında da tuvalet ve banyo var. Şartlar içler acısı. Üstelik bu, müze için düzenlenmiş ve temizlenmiş hali…


Bir koğuş görünümü, duvarlarda mahkumlardan kalan posterler afişler var. Fenerbahçe’den tutun yabancı film afişlerine kadar birçok materyal mevcut.


Denizler işte bu ağacın altında idam edildi.


Hüseyin İnan'ın atleti



Çıkışta böyle uğurluyor Ulucanlar sizi. Darağacının üzerinde bulunan Türkiye’de idam cezasının kaldırıldığı bilgisi sizin içinizi ne kadar rahatlatır bilmem ama beni hiç tatmin etmiyor Ama hala “düşünmek” o kadar da masum bir şey olarak görünmüyor.





Nazım Hikmet Ran.

 ‘’Yılmaz Güney Ulucanlar Cezaevini şöyle anlatmış. ‘’Bir zamanlar şehrin dışında, at ahırı olarak kullanılırmış, şimdi kaldığımız cezaevi,O zamanlar ne kadar at barınırmış,tam olarak bilemiyoruz,ama bizim nüfusumuz oldukça kabarık.Şu günlerde bin yüzün üstündeyiz.Günden güne çoğalmaktayız.Cezaevinin giriş kapısıyla ikinci kapı arasına kapıaltı denir.Burada cezaevi zimmetine geçersiniz.Kapıaltını geçince küçük,dört yanı duvarlarla çevrili bir bahçeye çıkarsınız.İdam mahkumlarının infazı bu küçük bahçede yapılır.O uzun ve ince kavak, en son üç ihtilalcinin, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idamına tanık olmuştur. ‘’ diye tanımlamıştır Ulucanlar Cezaevi'ni..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ankara'da bir resim atölyesi 'El Prado Art Studio'

 Yolunuz Ankara!nın eski tarihi mekanlarından Kale'ye düşerse, çıkrıkçılar yokuşundan kale'ye çıkarken sağda ve solda kalan tar...